- kızardı
- Became red
Old Turkish to English. 2010.
Old Turkish to English. 2010.
gölerdi — kızardı , nefes alamayan insanın yüz halinin değişmesi … Beypazari ağzindan sözcükler
Uzbek language — Uzbek O zbek, Ўзбек, أۇزبېك Spoken in Uzbekistan … Wikipedia
cinlendirmek — i Hafifçe kızdırmak, sinirlendirmek Çok koşuşturuyorum, az yazıyorum diye kızardı, bir şeylere kızar beni de cinlendirirdi. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
destek — is., ği, Far. destek 1) Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda 2) Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, hamil Şamdan, sehpa, sacayak birer destektir. 3) mec. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak Kızardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ibik — is., ği 1) Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı Çocuğun yüzü ibik gibi kızardı. H. Taner 2) anat. Bazı kemiklerde bulunan ve kasların tutunmasına yarayan, çizgi durumunda pürtüklü çıkıntı 3) Emzik 4) hlk. Köşe, kenar, uç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kese — 1. is., Far. kīse 1) Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar 2) sf. Bu küçük torba miktarında olan Üç kese tütün.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızarmak — nsz 1) Kırmızı veya ona yakın bir renk almak Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi. P. Safa 2) Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak Domatesler kızardı. 3) Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yufka yüreklilik — is., ği Yufka yürekli olma durumu Annem onun enayilik çizgisine varan yufka yürekliliğine kızardı. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
telmih etmek — üstü kapalı, imalı bir biçimde anlatmak Dün geceki ağır sözlerini telmih ettiğimi anladı, kızardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzü kızarmak — utanmak Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük